
Miyazaki, filmlerinde karakterlerini saf iyi veya kötü olarak tanıtmaktan kaçınır. Çoğu karakterin hikayesi daha derin ve katmanlı olup bizleri hikayedeki "kötü adamları" ayırt etmekte zorlandırır.
Yürüyen şato filmindeki karakterlerin gösteriminde bunu sıklıkla görüyoruz. Sophie'yi ve daha birçok insanı lanetleyen cadının filmin ilerleyen sahnelerindeki karakter gelişimi ve Sophie ile düşmanlıktan dostluğa dönen ilişkileri Miyazaki'nin bu tutumunu vurguluyor.
Filmin başında yaşlandırılarak lanetlenen Sophie'yi, film boyunca bazı sahnelerde yüzünün genç görüntüsüyle farkediyoruz. Sophie'nin görüntüsü, kendini sevmeye başlayıp özgüveni arttıkça gençleşiyor.
Fakat Sophie'nin yüzü gençleşse de saçlarının gri rengi büyü bozulsa da düzelmiyor. Japon kültüründe bilgelik ile sembolize edilen gri saç, Sophie'nin film boyunca kazandığı tecrübe ve bilgeliği yansıtıyor.
Miyazaki'nin Yürüyen Şato filminde değindiği bir diğer önemli unsur da savaşların anlamsızlığı ve her iki tarafa yarattığı geri dönülemez hasar. Filmde büyük bir savaş ve yaralanan bir çok insan görüyoruz, fakat karakterlerin hiç biri kiminle savaşıldığını bilmiyor bile.
Miyazaki için de savaşılan düşmanın kim olduğundan ziyade öldürülen masum insanlar önem arz ediyor.